Çocuk doktorları, sosyal medyada ehil olmayan kişilerin sağlık tavsiyesinde bulunmasına tepki göstererek aşı karşıtlığına yönelik açıklamalarda bulundu. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, “Aşı karşıtlığı çok ciddi bir sorun, ülkemiz için çok korkuyoruz. Türkiye’de görmediğimiz ama iyi önlem alınmazsa maalesef yakında tekrar karşılaşmak zorunda kalacağımız birtakım hastalıklar var. Korkarım, böyle giderse aşıyla önlenebilir hastalıkların hortladığını hep beraber göreceğiz” dedi.
Türkiye’nin dört bir yanından doktorların katıldığı, uluslararası konuşmacıların yer aldığı Türk Pediatri Kurumu Derneği tarafından “Çocuklar Masumdur” temasıyla organize edilen 59’uncu Türk Pediatri Kongresi KKTC’de bir otelde başladı. 22-26 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek kongre çerçevesinde yapılan basın toplantısına Kurumun Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Fügen Çullu Çokuğraş, Prof. Dr. Ömer Faruk Başer, Prof. Dr. Çiğdem Aktuğlu Zeybek, Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, Prof. Dr. Özgür Kasapçopur, Prof. Dr. Nur Canpolat, Prof. Dr. Cengiz Candan katıldı. Toplantıda çocuklarda beslenme, aşılama, Gazze’deki insanlık dramı, sosyal medyadan ürün önerileri, takviye gıda kullanımı gibi birçok konuda açıklamalarda bulunuldu.
“Görmediğimiz, önlem alınmazsa yakında karşılaşmak zorunda kalacağımız hastalıklar var”
Dünyada yaşanan gelişmelerden en çok çocukların etkilendiğine dikkat çeken ve Gazze’de yaşanan insanlık dramına ilişkin konuşan Kurumun Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, “Savaşlardan, göçlerden, açlıktan en fazla payını alan maalesef çocuklar, Gazze’deki büyük felaketi, katliamı yakından izliyoruz. Üzülüyoruz, isyanımızı, feryadımızı duyurmak istiyoruz. Çocuklarımızın beslenmesi giderek daha kötü oluyor. Çocuk beslenmesindeki yetersizliklere maalesef daha fazla rastlıyoruz.
Aşı karşıtlığı çok ciddi bir sorun ülkemiz için çok korkuyoruz. Şimdilerde artık Türkiye’de görmediğimiz ama iyi önlem alınmazsa maalesef yakında tekrar karşılaşmak zorunda kalacağımız birtakım hastalıklar var. Bunlarla mücadele etmek istiyoruz. Aşı karşıtlığı maalesef ülkemizin sadece ülkemizin değil, bütün dünyanın yaşadığı çok ciddi bir sorun. Yani Avrupa’da da bu böyle, Amerika’da da böyle pek çok ülkede aşı karşıtlığı giderek arttı. Pandemide ortaya çıkan aşı karşıtlığı sadece pandemi aşılarının yapılmasını engellemedi. Bizim çocuklarımızın rutin yapıldığı aşıları da engelledi ki ülkemiz pandemiden önce yüzde 98’lere varan oranda çocukların aşılandığı, çok da iyi bir aşı takvimine sahip bir ülke idik. Ama maalesef bu oranlar düşmeye başladı. Kızamık aşısı için yüzde 95 kritik bir sınırdır. Bu oran 95’in altına düştüğü için ülkemizde geçen sene ciddi kızamık vakalarına rastladık. Korkarım, başka bir takım aşıyla önlenebilir hastalıkların da eğer böyle giderse bir süre sonra hortladığını hep beraber göreceğiz.
Türkiye şimdi çocuk felcinden arınmış ülke ve biz buna çok çabuk ulaşmadık. Bu kazandığımız avantajları yitirmek üzereyiz gibi geliyor. Son zamanlarda ne gördük; kızamık artmaya başladı. Şimdiden önlem alınmazsa çok daha fazla artacaktır. Bazı ülkelerde böyle bir şey var; zorunlu hale gelmelidir ve aşısız çocukların okula alınmadığı ülkeler var. Onun için yasal zorunluluk haline getirilmelidir ki çocuklar doğru düzgün bir şekilde aşılansın. İkincisi; aşı karşıtlığına karşı gerçekten bir takım önlemler almak lazım. Bunlar yasal düzenlemeyle olabilecek şeylerdir. Depremde uzuvlarını kaybetmiş çocuklarımıza o uzunlarını hiç olmazsa protez olarak yeniden kazandırmak için onların psikolojik durumlarını iyileştirmek için fizik tedavileri için hatta eğitimleri sürdürebilmek için böyle bir çalışmak içerisindeyiz. 250 civarında çocuk olduğunu en son Sağlık Bakanlığı söyledi ki biz 140’ına ulaşmışız. Çok büyük bir kısmının protezleri takıldı. Bir hematolog ya da nefrolog hoca bir yoğun bakımcı maalesef bulamayacaklar, çünkü maalesef tercih edilmiyor. Şimdi bizim sorunumuz gibi görünen şey; çok kısa sürede toplumun genelinin sorunu olacak” dedi.
“Aşısı olan bir şeyden bir çocuğu kaybetmek gerçekten çok acı”
Ailelerin doğru noktaları bilgi kaynağı olarak görmesi gerektiğini söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fügen Çullu Çokuğraş, “Maalesef sosyal medyada çok ciddi şekilde yanlış bilgiler dolaşıyor. Beslenme yetersizliğinin oranları; yüzde 11-16 gibi kilo ve boy açısından hastaneye yatan çocuklarda. Bu çocukları bizim tespit edebilmemiz lazım. Aile hekimlerinin ve çocuk hekimlerinin tespit etmesi gerekiyor. Bunun için süreye ihtiyacımız var. Çocuk yaş grubunda ilk 5 yaş son derece önemli. İlk 5 yaşta olan beslenme bozukluğu daha sonraki hayatındaki birçok hastalık için son derece önemli bir kriter.
Bu sadece büyüme, gelişmeyle ilişkili değil, nörolojik, bağışıklık sisteminin gelişimiyle, daha ileride ortaya çıkabilecek olan birtakım hastalıklarla ilişkili. Yapabilirsek birçok ülkede çocuk yaş grubundaki şeker kullanımıyla ilgili bir çalışmayı yapmak istiyoruz. Ne yazık ki ülkemizde de çok fazla miktarda renkli şekerler, şekerli ürünlerin tüketimi çocuklarda fazla. Hekimin bir hastaya bakabilmesi için hele ki çocuk hastaya 15-20 dakikalık bir süreye ihtiyacı var. Ne yazık ki eski günlere geri dönmek üzereyiz, bu çok acı bir şey. Aşısı olan bir şeyden bir çocuğu kaybetmek gerçekten çok acı. Vitaminler herkes için kullanılması gereklidir diye bir şey yok” ifadelerini kullandı.
“İşin kötü tarafı; içeriği yanlış beslenmenin tespiti zor”
Çocuklarda beslenme konusuna ilişkin açıklamalarda bulunan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ömer Faruk Başer, “Obezite veya obezite olmasa bile yanlış içerikle beslenme yani çocuğun boyu, kilosu iyi ama tükettiği sadece karbonhidrat. İşin kötü tarafı; içeriği yanlış beslenmenin tespiti zor. Düşünün; alması gerekli olan kaloriyi sadece ekmekten alan bir çocuğun boyu, kilosu görüntüsü normal gibi durabiliyor ama aslında orada da bozukluk var. Sosyal medyada önümüze düşenlerden aileleri uzaklaştırmak bence ana kural bu” şeklinde konuştu.
“Çok acil önlem alınması gerektiğini düşünüyorum”
Çocuklarda aşı duruma ilişkin veriler paylaşan Prof. Dr. Çiğdem Aktuğlu Zeybek, “Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları Verileri bunlar; tam aşılı çocuklar için 2008’de yüzde 80,5, 2013’te yüzde 74,1, 2018’de yüzde 66,9, 2023 daha açıklanmadı. Onda bu oran büyük olasılıkla çok daha düşecek. Buna karşı çok acil önlem alınması gerektiğini düşünüyorum. Bence bu aşı karşıtlığına şu anda tarama karşıtlığı da girdi. Topuk kanı karşıtları; kanlar alınmıyor, alınmadığı için tanılar gecikiyor. Bu çok ciddi sorunlara yol açacak” dedi.
“Sosyal medyada kontrolsüz bir yayılım var; yüzde 99’u doktor olmayan kişiler”
Sosyal medyada doktorlar dışındaki kişilerin tavsiyelerde bulunmasının kabul edilemez olduğunu söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, “Sosyal medyada kontrolsüz bir yayılım var. Yüzde 99’u doktor olmayan; başka başka kişiler. ‘Bunu için, çocuğunuza iyi gelecek, şunu almanız lazım, herkes bunu alsın’ böyle bir tanımlama asla yoktur. Her çocuk kendine özgüdür. Geçenlerde gördüm, ‘Her çocuk magnezyum kullanmalı’ diye bir açıklama var, böyle bir dünya yok. ‘Beslenmeciyim’ diyen de var. ‘Ben kullandım çok iyi’ diyen var. Kontrolsüz bunların hiçbirinin kullanılmaması lazım, gıda takviyesi adı altında geçiyor olsa da. Bizim ülkemizde çok tehlikeli bir laf; ya bu bitkisel zaten. Nasıl başa çıkılır inanın, hiç bilmiyorum. 1 milyon takipçili olan da var. Aslında iş tehlikeli boyuta geliyor. Bütün dünyada da bizim ülkemizde de böyle maalesef” dedi.